Polatlı Mutlu Son Masaj Hizmeti Masöz Bayan

Polatlı Mutlu Son Masaj Hizmeti Masöz Bayan

Polatlı Mutlu Son. Annem yanımızda olduğundan konuşmaya cesaret edemiyordu. Benden karşılık alamayınca kim bilir ne kadar üzülecek diye düşünüyor, ne yapacağımı bilemiyordum.Birazcık sonrasında, “Arpınızı getirmemi ister misiniz?” diye sordu. Kalbim çarpıyordu, yalnızca “olur” diyebildim ve başka bir şey söyleyemedim. Döndüğünde daha da kötü hissetim kendimi. Yüzüne kaçamak bir bakış attım. O bakmıyordu bana ama halini görsen hasta sanırdın. Çok dokundu bana durumu. Arpı akort etti ve bana verirken, “Ah! Matmazel!” dedi, işte bu kadar. Fakat bu iki sözcüğü söylerken çıkardığı ses yüreğimi sızlattı. Bilinçsizce çalmaya başladım. Annem, “Şarkı söylemiyor musunuz?” diye sordu.

O, bugün pek keyfim yok, diyerek özür diledi. Ben ne bahane edecektim? Çaresiz söylemem gerekiyordu. Ah hiç sesim olmasaydı keşke! Mahsus bilmediğim bir hava seçtim çünkü hiç bir şarkıyı doğru dürüst söyleyemeyeceğimin farkındaydım. Annem bir şeylerden kuşkulanabilirdi sonrasında. Allah’tan bir konuk geldi ve ben araba sesini duyar duymaz derhal kestim şarkıyı, arpı yeniden yerine götürmesini rica ettim. Kendisi de gider diye çok korkuyordum fakat dönüp geldi. Annemle konuk konuşurlarken ben de ona bakayım bir, dedim.

Polatlı Mutlu Son Masaj Hizmeti Masöz Bayan

Polatlı Mutlu Son. Göz göze geldik. Nasıl çevirecektim başımı? Gözünden yaşlar boşanmış olduğunı görmüş oldum. Ağlamış olduğını bana göstermemek için başını çevirdi. İşte o zaman dayanamadım, ben de ağlayacaktım. Dışarı çıktım ve ufak bir kâğıt parçasına kurşun kalemle, “Öyle üzgün durmayın, rica ederim, söz veriyorum, mektubunuzu yanıtlayacağım” diye yazdım. Buna da mı kabahat diyeceksin peki? Elimde değildi esasen başka türlüsü. Ben de, onun benzer biçimde kâğıdı arpın tellerine iliştirdim, sonra salona döndüm. Misafir kadın gitsin artık diyordum içimden. Bereket versin oturmaya gelmemiş, az sonra kalktı. O gider gitmez ben gene arp çalmak istediğimi söyledim ve “Getirin lütfen” diye rica ettim.

Aklına bir şeygelmediğini anladım halinden. Fakat döndüğünde müthiş lukliydi. Karşımda arpımı yerleştirirken anneme fark ettirmeden elimi tuttu, sıktı. Ama iyi mi bir sıkış! Öyle bir an, işte o denli; iyi mi mutlu olduğumu anlatamam, gene de çektim elimi, kısaca bir kabahat sayılmaması gerekir bunun. Görüyorsun ki sevgili dostum, şimdi ona mektup yazmadan edemem.